Kahvenin tarihçesi
Kahvenin tarihçesi Kahve tarihi, ilk nerede bulundu, nasıl bulundu ve kim buldu? Kahve Hakkında merak ettiğiniz her şeyi makalemizde bulabilirsiniz.
Kahvenin tarihçesi nedir biliyor musunuz? Merak ediyorsanız bu yazı fazlasıyla dikkatinizi çekecektir. Telefonfal.com Online Fal cafesinde Kahve falına geçmeden önce kahve bitkisinin tarihinden bahsetmek daha faydalı olacaktır. Tropikal iklim, volkanik zemin ve nemli ortamlarda yetişebilen kahve bitkisinin çiçekleri beyazdır. Kahvenin tarihçesi nedir? Kahve ilk nerede bulundu, nasıl bulundu ve kim buldu? Soruları fazlasıyla sorulduğunu ve merak edildiğini gördük. Sizler için muhteşem bir makale hazırladık.

Kahve falına geçmeden önce kahve bitkisinin tarihinden bahsetmek daha faydalı olacaktır. Tropikal iklim, volkanik zemin ve nemli ortamlarda yetişebilen kahve bitkisinin çiçekleri beyazdır. Başlangıçta yeşil bir meyveyken olgunlaşma evresinde kırmızı bir renge bürünür. Kahve bitkisinin içinde iki çekirdek bulunur ve bunlarda yeşil renkliyken kavrulma süreciyle birlikte renk değiştirir. Özellikle ekvator boyunca yaklaşık ülke de yetiştirilebilen kahve bitkisinin familyası Rubiacceae (kökboyasıgiller), cinci Coffea‟dır. Coffea (kahve) ağaç türüne ait 60 çeşit bitki bulunmaktadır. Bunlardan ekonomik anlamda en önemlileri Coffea Arabica (Arap Kahvesi) ve Coffea Canephora (Robusta)‟dır.
Kahve çekirdekleri öğütüldükten sonra tazeliklerini uzun süre koruyamazlar. Bayatladıkları için, öğütme işleminin kahve içeceği yapılmadan hemen önce yapılması gerekmektedir. Habeşistan‟da “bün” kelimesiyle tabir edilen, Latince adı ; “coffea arabica” olan bu bitkinin kendisine de çekirdeğine de kahve ismi verilmiştir. Bu bitkinin çekirdek kısmının kavrulup toz haline getirilmektedir. Sıcak su ile karıştırılmasından elde edilen içecek de aynı isimle anılmıştır. Hatta Kahve aynı zamanda doyma, halis süt ve koku anlamlarına da gelmektedir.
Kahve Hangi dildir?
Öncelikle bilmeniz gerekir ki Kahve kelimesi Arapça „kahva‟ ya da „qahwah‟ kökünden gelir. Kahve kelimesinin Arapça da ne zamandan beri kullanıldığı bilinmiyor. İlk anlamının iştah kestiği için “şarap” olduğu söylenmektedir. Kahve kelimesinin türetildiği Arapça k-h-v /y kökü, bir şeyi tiksindirici hale getirme ya da bir şey için duyulan arzuyu en aza indirme anlamını ifade etmektedir. Kahvenin şarap olarak nitelendirilmesinin sebebi ise; şarabın insanın yemeğe olan iştahını kesmesi gibi kahvenin de insanın uyku isteğini kesmesidir. Anlamı şarap olarak bilinen kahve kelimesi daha sonraları; ehl-i keyf kimseler tarafından günümüzdeki adı ve anlamıyla kullanılmaya başlanmıştır.
Diğer Avrupa dillerinde, kaffee, kaffe, koffie, kahvi, coffee café, kafes gibi birbirine yakın sözcüklerle anılan kahvenin menşei konusundaki diğer bir rivayet ise bugünkü Etiyopya‟nın (Habeşistan), eski adı “Kaffa” olan bölgesinde kahve yetiştirilmektedir. Ayrıca Kahvenin adını bu beldeden almış olabilme ihtimalidir. Etimolojik yapısı itibariyle kahve ve Kaffa kelimelerinin benzerliğinden dolayı böyle bir ihtimalden söz edilebilmektedir. Ayrıca Diğer bir durum ise insana güç ve kuvvet vermesinden mütevellit “kuvve” kelimesinin zamanla kahveye dönüşmüş olma ihtimalidir. Lakin bu olasılık oldukça düşüktür.
Kahvenin Ana vatanı neresidir?

Ayrıca Kahvenin tarihçesi ilginizi çektiğine göre şimdide ana vatanı hakkında biraz bilgi verelim. Kahve‟nin anavatanı ile ilgili birçok rivayet mevcuttur. Bunlardan birincisi bugünkü Etiyopya (Habeşistan)‟dır. Rivayete göre, Yemen hükümdarı Emir Saadettin,
XIV. yüzyıl sonlarında yaşamış bir Sufi şeyhi olan Şeyh Şazili‟yi müritleriyle birlikte Habeşistan (Etiyopya) dağlarına sürer. Şeyhin müridlerinden Kaldi adındaki bir çoban, hayvanların garip bir ağacın meyvelerini yedikten sonra canlanmalarını fark eder. Ayrıca bu meyvelerden alarak durumu anlatmak üzere şeyhine gelir. Şeyh meyvelerin şeytana ait olduğunu söyleyerek öfkeyle onları ateşe atar. Fakat yanan meyvelerden öyle güzel kokular gelir ayrıca şeyh fikrini değiştirir. Meyvelerin Tanrı‟ya ait olabileceğini düşünerek çekirdekleri toplatıp ateşte kavurtur. Ardından meyvenin suyunu kaynatıp içen şeyh aynı canlılığı kendinde de hisseder ve kahvenin meziyetlerini anlar. Bir zaman sonra çıkan bir salgın hastalığı şeyh, yedirdiği kahve meyvesi ve kaynatıp suyunu içirmiştir. Ayrıca kahve yaprakları ile tedavi etmesi üzerine Hükümdar tarafından affolunur. Bu vesileyle kahve fidanlarını Etiyopya‟dan Yemen‟e getirerek üretime başlar. Zamanla sûfi dervişlerin gece ayinlerinde dinç kalmak için içtikleri bir içecek haline gelir. Yemenli Sûfiler arasında yaygınlaşır. Bu nedenle kahvenin asıl vatanı Etiyopya iken Yemen olarak bilinir.
Kahveyi kim buldu?
Çoban Kaldi ve ġeyh ġazeli kıssasını ayrı ayrı anlatan kaynaklar da mevcuttur. Bu kaynaklara göre; Kaffa bölgesinde yaşayan çoban Kaldi, bu meyveyi bulmuş ve denemiş onun vasıtasıyla tanınmıştır. Kaldi isimli bu çobanın Allah dostu, din serveri, anneye karşı sevginin ve saygının timsali olan Veysel Karani olduğunu söyleyenler de vardır. Karani‟nin deve çobanlığı yaparken hayvanlarına canlılık veren bu bitkiyi bulmuştur. Ayrıca kendi deneyimlemesi sonucu bu bitkiye “keyfe” ismini vermesiyle zaman içinde bu ismin kahve ismine dönüşmüştür diye düşünülmektedir.. Hatta kahve içildikten sonra “Veysel Karani‟nin ruhuna değsin” dendiği bildirilmektedir.
Diğer bir anlatıma göre; Şeyh‟ül Hasan ġazelî, 1258 yılında Mağrib‟den Sevâkin semtine hacca giderken kendi öğrencilerinden ve Şazili dervişlerinden Şeyh Ömer‟e öleceği yeri göstermiş, gösterdiği yere defnedilmeyi istemiştir. Dediği gibi de olmuştur. Defin bittikten sonra bir an Şeyh Şazelî, Şeyh Ömerin yanında belirmiş ve ona yuvarlak bir top vermiştir. Bu topun işaretiyle Şeyh Ömer Mokka (Muha)‟ya yerleşir. Bir müddet sonra Muha halkında salgın bir hastalık baş gösterir. Hastalar arasında padişahın kızı da vardır. şeyh bu hastalığı duasıyla kaldırır. Fakat şeyh ve padişahın kızı hakkında çıkan dedikodular sebebiyle şeyh ve birkaç müridi Usab Dağı‟na sürgüne gönderilmiştir.
Kahveyi İçen İlk Türk kimdir?
Hikâyenin bundan sonraki kısmı İsveç‟in İstanbul Elçisi (1782-1783). Ignatius Mouradje D‟Ohsson tarafından tarihçi Ahmet Efendi‟ye dayandırılarak şöyle nakledilir. Kûh-ı Esvab‟a sürülen bu şeyh yiyecek hiç bir şey bulamayınca bütün o bölgeyi kaplayan kahve bitkisini keşfeder ve onu suda haşlayıp içer. Bu sırada Muha beldesine uyuz salgını musallat olur. Bu beldeden şeyh‟in yanına gelen hastaların kahve suyundan içip iyileşmeleri üzerine bu durum şehirde duyulmuştur. Ayrıca halk bu meyvelerden toplamaya gelir. Böylece kahve herkes tarafından tanınmıştır.
Bir başka rivayete göre de kahveyi içen ilk kişi Hz. Süleyman’dır. Süleyman yolculukları sırasında uğradığı bir şehirde şehir halkının bilinmeyen bir hastalığa yakalandığını görür. Cebrail‟in buyruğu üzerine Yemen‟den gelen kahve çekirdeklerini kavurarak hazırladığı içecek sayesinde Hz. Süleyman hastaları iyileştirir.
Kahve bitkisinin ortaya çıkıĢına dair diğer bir efsane ise; amansız bir hastalığa tutulan Hz. Muhammed‟e (s.a.v), baş melek Cebrail tarafından bir gece, dumanı tüten siyah bir içecek getirmesiyle Peygamberin hemen iyileşmesi olayıdır.
Kahve Ne zaman satılmaya başlandı?
Bir meyve olarak Habeşistan‟da tanınan kahve, XV. yüzyıl başlarından itibaren Yemen‟e ulaşmıştır. Yüzyıl sonlarına doğru suyu da kaynatılıp içilen bir içecek haline gelmiştir. Yemen‟in hem hac, hem de Baharat Yolu gibi ticaret yollarının merkezinde olmasından dolayı kahve, XVI. yüzyıl başlarında Mekke ve Medine‟ye ulaşmıştır. Ayrıca Arabistan‟ın iç kesimlerine kadar yayılmıştır. Kahve, her ne kadar Mekke‟de 1511‟de Hayri Bey tarafından yasaklanmıştır. Ulema tepkileriyle karşılaşmıştır fakat, aynı dönemde Nil nehrini aşarak Kahire‟ye kadar ulaşmıştır. Ayrıca büyük bir ilgiyle karşılanmıştır. İbn. Abdülgaffar‟ın anlatımıyla, kahve Kahire‟de bulunan El-Ezher İlahiyat Külliyesine gelen sûfilerin aracılığıyla Kahire‟ye ulaşmıştır. Bu külliyede kahve, bizzat şeyhler tarafından müritlere ve gelen halka ikram edilmesiyle tanınmıştır. Ardından külliye etrafında satılmaya başlanmıştır. Kamusal alanda kendisini ticari bir meta olarak göstermekle kalmamıştır. Ayrıca sosyal ilişkiler açısından değerli olduğunu da ispatlamıştır.
Neden Türk Kahvesine Lokum koyarız?
Arap toplum yapısında farklı bir öneme sahip olan kahve, günlük yaşamda sürekli tüketilen bir içecek olmasının yanı sıra, misafir kültürünün de ayrılmaz bir parçasını oluşturmaktadır. Bu anlamda 16. yüzyıldan beri Arap toplumunda kahvenin “fualah töreni” denilen bir usulle içildiği rivayet edilmektedir. Bu törene göre kahve, hoş kokular, lokum ve tatlı ikramlıklar ile sunulmaktadır. Kahvenin yanında sunulan bu ikramların amacı, gelen misafirlerle güzel vakit geçirip, hoş sohbetler etmektir. Ayrıca kahve ve lokum kültürünün korunarak Araplardan günümüze kadar ulaştığı ve Türk kültürünün de önemli bir parçası olduğu görülmektedir.
Neden Online Fal ?
Hatta Online fal cafe ler aracılığı ile telefon fal uygulaması üzerinden size uygun bir falcıya bağlanarak online olarak Tarot Falı bakılabilmekte ve evinizden çıkmadan bu fal deneyiminin tadını çıkarabilmektesiniz.
Ve Online fal cafe ler aracılığı ile telefon fal uygulaması ile günümüzde tüm fallara baktırabilmek mümkün hale gelmiştir.
Unutmayın ki Online fal cafe olarak hizmet veren telefon fal cafe ve fal santrali gibi telefon fal uygulaması ile haftanın 7 günü günün 24 saati istediğimiz yerden falımıza baktırabiliriz.
Whatsappdan Bilgi Alabilirsiniz.
Tarot Falı diğer tüm fallar gibi online olarak baktırmak mümkündür ve tıpkı yüz yüze fal baktırmak gibi sonuçları kesin ve tatmin edicidir.
Online fal cafe olarak hizmet veren telefon fal cafe 100’ün üzerinde falcısı ve kalabalık bir danışma hattı çalışanları ile hizmet vermektedir. Telefon fal cafe nin danışma hattını ücretsiz arayabilir aklınızdaki tüm sorulara cevap bulabilirsiniz. Ayrıcı telefon fal cafe danışma hattını aradığınızda danışma hattı çalışanları tüm sorularınıza tatmin edici cevaplar verdiği gibi ihtiyacınıza uygun falcıya sizi yönlendirerek hem zamanınızın hem de paranızın boşa gitmemesini sağlar.